Ana içeriğe atla

Sağlık İçin Adım Atın

    İlk adımınız sağlıklı beslenmeyi seçmek olsun. Dillere pelesenk olan bu kavramı gelin biraz yakından inceleyelim. Sağlıklı beslenme vücudumuzun ihtiyacı olan besin gruplarını eksiksiz ve tam olarak tüketmek, vücudumuz için zararlı olan besinlerden uzak durmaktır. 
   Konu beslenme olunca ilk akla gelen soru 'Kaç öğün beslenmeliyim?' oluyor. Bazal metabolizmamızı yüksek tutmak için genelde az az, sık sık  beslenmeyi ilke haline getirmemiz gerekiyor. Çünkü vücudunuz uzun süre aç kaldığı zaman metabolizma hızınız düşer. Dolayısıyla günde 2 öğün tüketip az miktarda yediğiniz halde kilo veremiyor olabilirsiniz. Ayrıca tüm gün almanız gereken enerjiyi 3 ana 3 ara öğüne bölerek tüketmeniz her seferinde sindirim sisteminizi çalıştırdığınız için daha çok kalori yakmanızı sağlar. Güne başlarken güzel bir kahvaltıyla metabolizmanızı uyandırın. Eskilerin hiçbir sözünü yabana atmamak gerek. Boşuna dememişler; “ sabah krallar gibi beslen, öğlen bir prens kadar dikkatli ye, akşam ise bir fakir sofrası kurmaya çalış.”
     Günde en az 8-10 bardak su tüketin. Gün içinde bol su tüketimi metabolizma hızınızın artmasına ve bağırsaklarınızın çalışmasına yardımcıdır.
     Lif tüketimini artırın. Bizim için lif kaynağı besinler; kepeği ayrılmamış tahıllar, sebzeler ve meyvelerdir. Ara öğünlerinizde birer porsiyon meyve tercih edebilirsiniz. Her öğününüzde salata, yeşillik veya sebze yemeği tüketmek, bağırsaklarınızın çalışmasını sağladığı gibi öğünde porsiyon miktarını aşmanın da önüne geçer.
     Öğünlerde 4 besin grubunu bir arada bulundurarak sağlıklı beslenme tabakları oluşturalım. Ekmek grubu ( pilav, makarna, çorba veya tam tahıllı ekmekler), süt grubu, et grubu (et, tavuk, balık, yumurta veya peynir), sebze grubu hepsi bir arada bulunmalıdır. 
     Yemeklerinizi pişirirken olabildiğince az yağlı yöntemler seçin. Özellikle yaz ayları için ağır ve yağlı yemekler sizi rahatsız edecektir. Fırında, ızgara, buğulama gibi yöntemler kullanın. Etli veya zeytinyağlı sebze yemeklerine yönelebilirsiniz. Ve tabi ki pratikliğinden dolayı fast food seçiminiz olmasın.
     Son olarak paketli gıdalar yani abur cuburlardan uzak durun. Aşırı miktarda yağ, tuz veya şeker içeriği olması yetmezmiş gibi iştah merkezinizi etkileyerek sürekli yeme eğiliminde olmanıza neden olur. Vücudunuz için gerekli hiçbir besin öğesini içermemesine rağmen boş enerji kaynağı olduğu için kilo artışına sebep olur ki içerdiği katkı maddelerine değinmiyorum bile.
     Tabi ki sağlık için attığınız 2. adım ise spor olsun. Günlük yarım saatinizi egzersiz için ayırın. Hafif bir şekilde yapacağınız akşam yemeğinden sonra yarım saat bir yürüyüş yediklerinizinde hazmını kolaylaştıracaktır. Eğer her gün vakit ayıramıyorsanız; haftalık olarak 3 - 3,5  saat egzersiz yapmaya çalışabilirsiniz.
     3. adım ise; mutlu olmaya bakın. Çünkü mutsuz bir beyinde serotonin salınımı düşer. Serotonin hormonu iştah ve uykunun düzenlenmesinde rol oynar. Serotonin düşüklüğü; yeme bozukluklarına veya tatlı krizlerine neden olabilir. Sağlıkla kalın. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Böbrek Yetmezliğinde Beslenme

    Çevrenizde, ailenizde veya iş yerinizde böbrek yetmezliği problemleri yaşayan, diyalize giren tanıdıklarınız olabilir veya siz böbrek yetmezliği yaşıyor olabilirsiniz. . Birçok hastalıkta olduğu gibi böbrek yetmezliğinde de beslenme hastalığın seyrini yavaşlatan, yaşam kalitesini artıran bir unsurdur. Böbrek yetmezliğinde kanda sodyum, potasyum ve fosfor düzeyi çok önemlidir. Bu nedenle fosfor ve potasyumdan zengin besinlerin tüketimi sınırlandırılır. “Böbrek yetmezliği durumunda dört besin grubundan tüketebileceğimiz besinler ve uzak durmamız gereken besinler nelerdir?” gelin bir göz atalım.  Et Grubu       Et grubu besinler günlük protein ihtiyacımızı karşılar. Proteinler vücudumuzda kullanıldıktan sonra bazı atık maddeler oluşur.  Bu maddeler vücut için zararlıdır ve sağlıklı kişilerde böbrekler tarafından idrarla dışarıdan atılır. Böbrek yetersizliği varsa bu maddeler yeterince dışarı atılamaz ve kanda birikmeye başlar. Ayrıc...

Maraş’ın Özgün Değeri; Tarhana

     Tarhana karşı konulamaz lezzetiyle Maraş’ın geleneksel tatlarından bir tanesi. Her mevsim severek tükettiğimiz; katıklı aş, firik, çorba ve tarhana haliyle sofralarımızdan eksik olmayan bu besinin insan sağlığına faydaları saymakla bitmiyor.     Tarihçesine bakacak olursak; Maraş tarhanasına ait tarihi en güçlü verilerin, Yavuz Sultan Selim Han dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Dulkadiroğlu beyliği zamanında Yavuz Sultan Selim Han, Mısır seferi sırasında çölü geçerken sıcaktan ve soğuktan etkilenmeyecek ve aynı zamanda çabuk bozulmayan bir gıda yapılmasını istemesi üzerine, Yavuz Sultan Selim Han’ın annesi Ayşe Hatun (Gülbahar Hatun)’un bilgileri doğrultusunda ortaya Kahramanmaraş tarhanasının çıkmış olabileceği belirtilmektedir.      Maraş tarhanasını diğer tarhana çeşitlerinden ayıran en önemli özelliklerden bir de, yapımı sırasında birçok aşamada tüketilebilir olmasıdır. İlk olarak henüz pişme aşamasında pişmiş d...

Hangi Yiyecekler Migren Ataklarını TETİKLER?

         Migren çoğunlukla ataklar halinde gelen şiddetli baş ağrılarına neden olan bir nörolojik hastalıktır.   Migren hormonlarının aktif olduğu genç yaşlardaki kadınlarda görülme sıklığı erkeklerin üç katına ulaşmaktadır.    Migren atakları kiminde yılda 1-2 defa, kiminde ise ay içerisinde defalarca görülebiliyor. Migren ağrılarının çoğu çok şiddetli seyrederek günlük yaşantımızı, iş hayatımızı ve sosyal hayatımızı olumsuz olarak etkiler.   Migren ağrılarını şiddetli baş ağrısı olmasının dışında diğer ağrılarından ayırt eden en önemli özellikle ise ağrı ile birlikte ortaya çıkan bulantı, ses ve ışığa duyarlılıktır. Migreni tetikleyen başlıca faktörler; diyet faktörleri, stres, hormonal değişiklikler, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler ve kişisel bazı alışkanlıklardır.   Migren ataklarınıza neden olabilecek besinler aşağıda belirtilmiştir: ·          Depolama süresi uzun olan gıdalar, paketli gıda...