Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yemekten Sonra Neden Uykumuz Gelir?

     Uyku ve beslenme davranışı enerji dengesini sağlar. Doğal koşullar altında her ikisi rekabet ve devirsellik içindedir.  Bilimsel olarak postprandial uyku olarak belirttiğimiz yemek sonrası uyku hali, besin içerikleri, porsiyon büyüklükleri, hormonlar ve diğer fizyolojik faktörlerle ilişkilidir.     Günlük uyku ihtiyacı kişiden kişiye değişse de ortalama 7-8 saat arasındadır. Bebekler günü yarısından fazlasını uykuda geçirirler. Yaşlılarda bu süre 5-6 saate kadar iner. Uyku bozukluklarında beslenmede önemli bir faktördür. Örneğin; huzursuz bacak sendromu olan birçok hasta kanda düşük ferritin düzeyine sahiptir. Obezite uyku apnesinin gelişmesinde büyük bir risk faktörüdür. Günde 7 saatten az gece uykusunun leptin seviyesini düşürdüğü ve iştahı artıran ghrelin düzeyini artırarak obeziteye neden olduğu belirtilmektedir. Gelin, uyku ve besin öğeleri arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Uyku ve Karbonhidratların ilişkisi:      Öğünlerd...

Nedensiz Kilo Artışı Olmaz

     Kilolarımızın ritmik olarak artmasına sahip olduğumuz yanlış beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı neden olabiliyorken aynı zamanda hastalıklar da bu durumu etkilemektedir. Bu nedenle obezite tedavisine multidisipliner yaklaşım çok önemlidir. Bireyin bütün tanıları, kan bulguları diyet için çizilecek yolu belirler. Beslenme tedavisi ile birlikte sahip olduğumuz hastalığın medikal tedavi ve takibi mutlaka yapılmalıdır. Obeziteye bağlı olarak Tip 2 Diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol düzeyi, kalp hastalıkları, eklem hastalıkları, uyku apnesi, alkol alımına bağlı olmayan yağlı karaciğer gibi bir çok hastalık gelişmektedir. Obezitenin birçok sebebi olabilir ve obezite birçok hastalığın sebebi olabilir ancak bu yazımda benim mercek tuttuğum konu obstrüktif uyku apnesi sendromu oldu. Uyku apnesi ve obezite birbiri içinde döngü halinde olan hastalıklardır. Uyku apneli hastalarda obezitenin birincil risk faktörü olarak görülme oranı % 40’dan fazladır. Vücut ...

Bedenimizin Yeşil Dostlarından Dereotu

    Kış mevsiminde her soframızda bol bol yeşillikler olsun. Bol posa, K vitamini, C vitamini ve potasyum içerikleriyle yeşil sebzeler sağlığımızı korumada büyük pay sahibi.  Kıvırcık, dereotu, roka, maydanoz, mor lahana, brokoli gibi birçok sebze sofralarımız süslüyor. Konuyu biraz daha özelleştirip ‘dereotu vücudumuz için ne kadar faydalı?’ bir göz atalım.     Dereotu Eski Yunan, Roma ve Mısır medeniyetleri tarafından tıbbi bitki olarak kullanılmıştır. Özellikle İran mutfağında büyük bir yer edinmiştir. İran’da ana yemeğe eşlik eden çeşit çeşit pilavlar vardır. Bu pilavlar zerdeçal, tarçın, maydanoz veya dereotu gibi aroma içeren çeşnilerle zengin bir tat skalasına sahiptir. Bu nedenle İran pilavları kokulu olmalarıyla bilinir. Aynı zamanda İran’da halk tedavi edici amaçlı sık sık dereotuna başvurur. Bundan dolayı dereotuyla ilgili araştırmaların çoğu İran laboratuvarlarından çıkmaktadır.      Yüksek miktarda içerdiği u...

Hangi Yiyecekler Migren Ataklarını TETİKLER?

         Migren çoğunlukla ataklar halinde gelen şiddetli baş ağrılarına neden olan bir nörolojik hastalıktır.   Migren hormonlarının aktif olduğu genç yaşlardaki kadınlarda görülme sıklığı erkeklerin üç katına ulaşmaktadır.    Migren atakları kiminde yılda 1-2 defa, kiminde ise ay içerisinde defalarca görülebiliyor. Migren ağrılarının çoğu çok şiddetli seyrederek günlük yaşantımızı, iş hayatımızı ve sosyal hayatımızı olumsuz olarak etkiler.   Migren ağrılarını şiddetli baş ağrısı olmasının dışında diğer ağrılarından ayırt eden en önemli özellikle ise ağrı ile birlikte ortaya çıkan bulantı, ses ve ışığa duyarlılıktır. Migreni tetikleyen başlıca faktörler; diyet faktörleri, stres, hormonal değişiklikler, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler ve kişisel bazı alışkanlıklardır.   Migren ataklarınıza neden olabilecek besinler aşağıda belirtilmiştir: ·          Depolama süresi uzun olan gıdalar, paketli gıda...

Gerçekten aç mısın ?

         Öğün vaktiniz mi geldi? Yoksa boşluktan, sinirden veya üzüntüden dolayı atıştırmalık bir şey arayışına mı girdiniz? Duygusal değişimlerinizin dışavurumunu yeme davranışı olarak gerçekleştiriyorsanız gelin bunun neden olduğunu ve nasıl önlenebileceğini konuşalım.       Fiziksel ve duygusal olmak üzere iki tür açlık vardır. Fiziksel açlık önceki öğünden 5-6 saat geçtikten sonra mide guruldamalarıyla, enerji düşüklüğüyle ortaya çıkan öğün vaktinizin geldiğini belirten açlıktır. Duygusal açlık ise; açlığın fizyolojik etkileri olmadan sadece duygulanıma cevaben gelen yeme isteğidir. Kişinin iş hayatında yaşadığı sorunlar, özel hayatıyla ilgili problemler, takıntılar, özgüven eksikliği gibi durumlarda yemek bir kaçış noktası olabilir.  O yüzden fiziksel ve duygusal açlığı iyi tanıyıp ona göre hareket etmeniz gerekir.       Fiziksel ve duygusal açlık arasındaki farklar nelerdir? Duygusal ...

YO YO SENDROMU

       Sizde dönem dönem diyete giren, sık sık ciddi kilolar verip geri alan insanlardan mısınız? Bu kilo alıp verme döngüsünün nedenleri nedir? Verdiğimiz kiloları tekrar almaktan nasıl korunuruz? Bunların cevabı bu satırlarda.        Çok sık ve yanlış uygulamalarla yapılan diyetler sonrası hızla verilen kiloların geri alınmasına ‘yo yo sendromu’ denilmektedir. Aç kalarak yapılan diyetlerin ardından kişi normal yeme düzenine geçtiğinde vücut kendini koruma düşüncesiyle aldığı enerjiyi depo etmeye başlar. Bu kısır döngüye girmemek gerekir. Çünkü her kilo alıp verişte alınan kiloların verilmesi zorlaşacaktır. Yapılan çalışmalar ağırlık kaybının %5 ile %10’ unun bile 6 ay süresince muhakkak korunması gerektiğini göstermiştir. Korunmadığı bir şeylerin ters gittiğini gösterir.               Nedenleri: Diüretik (idrar söktürücü) kullanımı, Bilinçsiz zayıflama  ilacı kullanımı, ...

Böbrek Yetmezliğinde Beslenme

    Çevrenizde, ailenizde veya iş yerinizde böbrek yetmezliği problemleri yaşayan, diyalize giren tanıdıklarınız olabilir veya siz böbrek yetmezliği yaşıyor olabilirsiniz. . Birçok hastalıkta olduğu gibi böbrek yetmezliğinde de beslenme hastalığın seyrini yavaşlatan, yaşam kalitesini artıran bir unsurdur. Böbrek yetmezliğinde kanda sodyum, potasyum ve fosfor düzeyi çok önemlidir. Bu nedenle fosfor ve potasyumdan zengin besinlerin tüketimi sınırlandırılır. “Böbrek yetmezliği durumunda dört besin grubundan tüketebileceğimiz besinler ve uzak durmamız gereken besinler nelerdir?” gelin bir göz atalım.  Et Grubu       Et grubu besinler günlük protein ihtiyacımızı karşılar. Proteinler vücudumuzda kullanıldıktan sonra bazı atık maddeler oluşur.  Bu maddeler vücut için zararlıdır ve sağlıklı kişilerde böbrekler tarafından idrarla dışarıdan atılır. Böbrek yetersizliği varsa bu maddeler yeterince dışarı atılamaz ve kanda birikmeye başlar. Ayrıc...

ÇÖLYAK

     Çölyak hastalığı ince bağırsağın, GLUTEN adlı proteine karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerjisi, hassasiyetidir.   Tükettiğimiz besinler ince bağırsakta bileşenlerine ayrıştırılarak kana karışır. Vücudumuzun yeterince gıda alabilmesi, ince bağırsakta çok sayıda bulunan ve villus çıkıntıları olarak adlandırılan kıvrımlar tarafından sağlanır. Çölyak hastaları gluten içeren besinleri tükettiklerinde villus çıkıntılarında tahribata neden olarak kıvrımlar azalıp küçülürler. Böylelikle barsak yüzölçümü giderek azalır ve gıdalar yeterince emilemez. Sonuçta besin yetersizliği ve hastalık belirtileri görülür. Tedavi sıkı bir glutensiz diyettir. Günlük 50 mg gluten alımı bile hasarın devam etmesine neden olur (ki 1 dilim buğday ekmeği 1.6 gram gluten içerir).     Türkiye’ de tahmini çölyak hastası sayısı 700.000’dir. Diğer bir deyişle her sağlıklı 100 kişiden 1 çölyak hastasıdır.      Anne sütü ile beslenme süresi, glut...

Kolesterolde Beslenme

         Kolesterol her insanın kanında bulunan hücre zarı ve bazı hormonların yapımında kullanılan bir maddedir. Kolesterol yağ benzeri bir madde olup vücutta karaciğerde yapılır. Kolesterol tüm hayvansal besin ve yağlarda bulunurken bitkisel kaynaklarda bulunmaz. Vücut kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve safra asitlerini üretir. Peki vücut için elzem olan bir madde nasıl zararlı olabilir? Her şeyde olduğu gibi burada da “azı karar, çoğu zarar” ilkesi geçerli.     İyi kolesterol nedir? Kötü kolesterol nedir?     Kolesterolün kanda iki türlü taşınım şekli vardır. Bunlardan kısaca LDL olarak adlandırdığımız yapı, karaciğerden diğer organlara kolesterolü taşırken, HDL olarak adlandırdığımız yapı ise kandaki kolesterolü karaciğere taşır. LDL kötü huylu kolesterol olarak bilinirken, HDL iyi huylu kolesterol olarak bilinir. Bunlar dışında VLDL ve trigliserit de kanda bulunan yağlardır.     Kötü kol...

ÇOK MU ÇOK ŞEKERİZ ?

      Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan diyabet. Diyabetin dünyada ve Türkiye’de  görülme sıklığı nedir? Diyabetten korunmak için neler yapılmalı? Şeker hastalığında nasıl beslenilmeli? Tüm bu soruların cevaplarını paylaşacağım sizlerle.         Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 7. Diyabet Atlası 2015 yılı verilerine göre dünyada; Ø   11 yetişkinden 1’i diyabetli, Ø   Her iki şeker hastasından biri şeker hastası olduğunu bilmiyor yani teşhis edilmemiş, Ø   7 doğumdan 1’i gebelik şekerinden etkileniyor, Ø   Küresel sağlık harcamalarının %12’sini oluşturuyor (673 milyar ABD Doları), Ø   Her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından dolayı hayatını kaybediyor.              Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabetli bulunuyor. IDF’nin öngörülerine göre, bu ...

Şeker Annelerden Olmayın

       Günümüzde her 11 yetişkinden 1’ inin şeker olduğu gibi gebelikte ortaya çıkan şeker hastalığında da büyük bir artış var. Her  7 doğumdan 1’i gebelik şekerinden etkilenmektedir. Peki gebelik şekeri nedir? Bilimsel olarak gestasyonel diyabet (GDM) olarak adlandırılan, ilk kez gebelikte ortaya çıkan glukoz tolerans bozukluğudur.  Gebeliklerin %7’sinde GDM görülmektedir. Genellikle gebeliğin 24. haftasından sonra plasenta hormonlarının insülinin etkilerini bloke etmesine (insülin direncini arttırmasına) bağlı olarak gelişir. Gebelik şekeri problemini yaşayan annelerin % 50’sinden fazlasının doğumdan sonraki 5- 10 yıl içinde şeker hastalığı yakalanma olasılıkları daha yüksektir.         Nasıl tespit edillir?        Gestasyonel diabet tanısı için tüm gebelere gebeliğin 24-28. haftalarında 50 gr glikoz (şeker) içirilerek tarama testi yapılır. Test öncesi herhangi bir...

Bir Bereketin Elçisiyiz

            Şüphesiz bir kadının en güzel sıfatlarından biridir annelik. Bebeğimizin ilk doğduğu andan itibaren büyüme ve gelişiminin yaşına uygun olması için büyük çaba gösteririz. Doğru beslenmesi ise; bu konuda en önemli faktörlerden biridir. İnsanoğluna bahşedilmiş en özel besin anne sütüdür. O yüzden bebeğimizin bütün ihtiyacını karşılayacak yegane besini biraz daha yakından tanımalı ve bilinçli bir şekilde bebeğimizi beslemeliyiz.             Şöyle bir geçmişe gidersek; anne sütü her zaman kutsal olduğuna inanılan bir besindir. Yakut Türkleri’nin inanışına göre analık tanrıçası Ayzıt’ın bebeğine anne sütü damlatarak can vermiştir. Tarihsel yazıtlardan Ebers Papirusu’nda (Eski Mısır M.Ö. 1550) bebek beslenmesinde kullanılacak tek besinin anne sütü olduğu ve bebeğin 3 yaşına kadar anne sütü alması gerektiği vurgulanmıştır.        ...